KENDİMİZE ŞEFKAT GÖSTERMENİN ÖZÜ
Kişisel gelişim kitaplarının ya kapak sayfasında ya da içeriğin ana başlıklarından birinde
gördüğümüz ‘Kendini Sev’ mottosuna şu sıralar sosyal medyada da sıkça rastlıyorum. Bizlere
kendimizi sevmemizi, kendimize inanmamızı söyleyen özlü sözler, konuşmacılar ve birkaç
saniyelik videolar. Aslında yılladır duyduğum bu söz artık benim için klişe haline geldi
diyebilirim. Ne yapılacağının vurgulandığı ama nasıl ve neden yapılması gerektiğinin göz ardı
edildiğini düşünüyorum. Gün geçtikçe bana göre çok basite indirilmiş bu sözün mesleğim
haricinde kişisel bir ihtiyaç olduğunu fark ediyorum.
Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz bir kavram ‘öz şefkat’. Hep duyduğumuz ‘Kendini Sev’ ile
aynı mıdır diye düşünmüyor değildim. Aslında bu nedenle bu konu için fırsat yaratmaya
başladım kendime. Kişinin bir başkasına gösterdiği şefkati kendisi içinde gösterebiliyor
olması olarak kavramsallaştırılıyor kısaca. Şöyle bir düşündüğümde yakın bir arkadaşımızın
hissettiği acıyı anlamak ona şefkat göstermek ve destelemek ne kadar olumlu bir özellik ise
kendimize şefkat gösteriyor olmak o kadar olumsuz bir şeydi sanki.
Sevginar Vatan’ın ‘Duygu Düzenlemenin Şah Damarı: Öz Şefkat’ adlı makalesinde şöyle
bahsediyor, gözlemleyen öz ve acı çeken öz vardır. Gözlemleyen özün acı çeken öze
gösterdiği ilgi ise öz şefkattir.
Okuduğum bu yazıdan sonra aslında çok da yabancı olmadığımız bir beceri olduğunu fark
ettim. Bizler kendi kendimize şefkat gösteren canlılardık. Parmağımızı masanın köşesine
vurduğumuzda, elimizi ufacıkta olsa kestiğimizde hemen yaramızı kabul edip, şefkat
gösteririz. İyileşmesi için adımlar atarız. Gözlemleyen bedenimiz, acı çeken bedenimize bu
kadar kolay şefkat gösterirken aynı şeyi benliğimiz için neden yapamıyoruz? Gözlemleyen
öz’ün, acı çeken öze ilgi göstermesinin neden bu kadar zor olduğunun hem kişisel hem de
ortak noktaları olabilir fakat bunu yapma potansiyelimiz olduğunu biliyoruz. Peki bu
satırlarda da bahsedildiği gibi ‘Gözlemleyen öz uzanıp acı çeken öz’ü yanaklarından
öptüğünde’ neler oluyor?
Kendi ruhumuzun doktoru olmak mümkün olmayabilir elbet ama deneyimlediği duyguların
destekçisi olmanın acıya iyi geldiği, iyi oluş halini ve psikolojik sağlamlığı arttırdığı söylemiş
yazıda. Her ne kadar zorlayıcı bir süreç olsa da öz-şefkat ihtiyacımız olan ve fark ettiğimizde
geliştirebileceğimiz bir beceridir.
Bu yazıyı yazarken yararlandığım makaleyi okumak isterseniz bu bağlantı linkinden
ulaşabilirsiniz.
http://www.elyadal.org/pivolka/31/PiVOLKA_31_01.pdf
Psikolog Yağmur Mumcu

Write a Reply or Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button